Kur’an Atölyesi 7. Ders – Müddessir Suresi (1-7)
“Rahmân ve Rahîm Allah’ın
adıyla...”
“Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd
olsun. Salât ve selâm Peygamberimiz Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve
sellem)’in, ailesinin ve ashabının üzerine olsun.”
Kur’ân-ı Kerîm nâzil olmaya
başladıktan kısa bir süre sonra, bir süreliğine vahiy kesilmiş ve Efendimiz
(asm), üzüntü ve sıkıntı içerisinde bir dönem geçirmişti. Bu dönemin sona
erişini ve vahyin tekrar gelmeye başlamasını bizzat kendisi şöyle anlatıyor:
“Bir gün giderken, âniden,
gökyüzünde bir ses işittim. Başımı kaldırıp baktığımda Hîra’da bana gelen
Meleği (Cebrâil) yerle gök arasında bir kürsü üzerinde oturmuş gördüm.
Ürpererek yere çöktüm. Evime dönüp, ‘Beni örtünüz, beni örtünüz.’ dedim. Bunun
üzerine Yüce Allah şu âyeti indirdi:
Ey elbisesine bürünen! Kalk ve insanları Allah'ın azâbından sakındır.
Rabbini büyük tanı. Elbiseni temiz tut. Azâba sebep olacak günahlardan uzak
dur.
Artık, vahiy gelmeye başladı ve
ardı arası kesilmedi.” [1]
1 - Ey bürünüp sarınan (Resûlüm)!
2 - Kalk, ve (insanları) uyar.
“Rasûlullah (asm) ve o günkü
mü’minler, vahyin rehberliğinde manevî bir eğitimden geçmekte ve İslâm’ı
hakkıyla temsil ve tebliğ edebilmek için gerekli vasıflar ve kabiliyetlerle donatılmaktaydılar.
Bu eğitim süreci belli bir seviyeye geldiğinde ise bu âyetler nâzil oldu ve
artık dışa açılmanın vaktinin geldiği bildirildi: Sizi çevreleyen maddî ve
manevî örtülerden, mazeret örtülerinden sıyrılın, ayağa kalkın ve insanları
Allah’ın azabına karşı uyarın.”
“Önce ‘kalk’ buyruluyor, sonra
‘uyar’: Kendimiz ayağa kalkmadan başkasını kaldıramayız. Uyanmadan uyandıramaz,
bilmeden bildiremeyiz.”
“Soru: Manevî terbiye sürecimizde de uyarılarımızı yapmalı mıyız,
yoksa bu sürecin tamamen bitmesini mi beklemeliyiz?
Cevap: Haddimizi bilerek hareket etmeli, kendimizi uyarmadığımız
konularda başkalarını uyarmaya kalkmamalıyız. Henüz kendimize söylemediğimiz
sözü başkasına söylememeliyiz. Bildiğimiz
kadarını, içselleştirdiğimiz kadarını, kendimizde yerleşik hâle getirdiğimiz
kadarını anlatmalıyız. Sağlıklı olan budur.”
3 - Sadece Rabbini büyük tanı.
“Onların büyük (!) olması,
zengin ve güçlü olması seni korkutmasın. Sen sadece Rabbini büyük tanı. O, her
şeyden kıyassızca büyüktür.”
4 - Elbiseni tertemiz tut.
“Sen tertemiz bir davayı temsil
edeceksin. O hâlde kılık kıyafetin de temiz ve tertipli olmalı.”
“ ‘Elbise’ kelimesine
bildiğimiz elbiseden farklı mânâlar da verilmiş. Meselâ: beden organların elbisesidir, akıl bedenin elbisesidir, ahlâk
tümüyle insanın elbisesidir. İnsanın akîdesi, mefkûresi, bildikleri de
elbisedir. Çevresi, akrabaları, sosyal bağları hep birer elbisedir.”
“Bize temas eden, bizi
çevreleyen, bizimle bir alâkası olan her şey elbisemizdir. Tüm bunları
temizlememiz isteniyor bizden.”
“Dilini temizle. Gözünü,
sözünü, gönlünü temizle. Her yönün ile temizlen.”
5 - Kötü şeyleri terket.
“Kendini her türlü manevî
kirden, her türlü ahlakî zaafiyetten, nefsânî zaafiyetten arındır. Zira bu
yolda çok büyük zorluklarla, taarruzlarla karşılaşacaksın. Kendini
‘bile’mezsen, kendini bilinçlendirmezsen yarı yolda kalabilirsin.”
6 - Yaptığın iyiliği çok görerek başa
kakma.
“Bir iyilik yapıyorsun ve bu
iyilik görülsün, bilinsin istiyorsun, her fırsatta bunu insanlara
hatırlatıyorsun, ‘Ben şunu şunu yapmıştım, unutmayın’ diyorsun… Rasûlullah
(asm)’ın yolunda gittiğini söyleyen dava erlerine yakışır mı bu?”
“Yaptığın bir iyiliği, bir
hizmeti bilinmek için, anılmak için yapmayacaksın. Başkaları ondan bahsetmeden
sen bahsetmeyeceksin. Yanındaki insan ‘Acaba şimdi bana yaptığı iyiliği burada
söyler mi?’ diye bir tereddüt yaşamayacak. ‘O, yaptı ve unuttu’ diyecek, senden
emniyet duyacak.”
7 - Rabbinin rızasına ermek için sabret
“Tüm bu sayılanları yerine
getirebilmek için sabra ihtiyacımız var.”
Kur’an Atölyesi
Sohbet Notları (4 Aralık 2020)
Dipnot:
[1] Buharî, 1/7; Müslim, 1/98; Müsned, (h. 2846);
Tirmizî, 5/592.
Allah razı olsun emeği geçen herkesten🤲 Hayırlı ramazanlar
Hayırlı Ramazan'lar 😊