Kur’an Atölyesi 9. Ders – Müddessir Suresi (24-31)


 “Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla...”

“Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm Peygamberimiz Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in, ailesinin ve ashabının üzerine olsun.”

“Bir önceki derste işlediğimiz ayet-i kerîmelerde, Mekke’nin en ‘zeki’ insanlarından biri olan Velîd bin Mugîre’nin iman ve inkâr arasında gidip gelme süreci anlatılmıştı. Ve en nihayetinde toplum baskısı, itibar kaygısı vb. sebeplerle nefsine yenik düşen, imandan nasiplenemeyen Velîd bin Mugîre, şöyle demişti:”


24, 25 - «Bu (Kur'an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değil.»  

“Bunun gibi her türlü savrulmadan uzak kalabilmek için şöyle dua edelim: Allah’ım, bize zekâlarımıza mukayyet olacak bir akıl nasip eyle!”

“Büyük devletler, büyük firmalar vs. dünyanın her yerinden zeki çocukları toplamak ve o çocukların kendi kümülatif akıllarının tesiri altında yetişmelerini sağlamak isterler. Kendi akıllarını onların zekâlarına boca ederler. Bu çocuklara onlardan önce biz ulaşabilmeli, bunun için gayret sarf etmeliyiz.”

“Etrafımızdaki zeki, kâbiliyetli, becerikli, üretken ve başarılı insanların şekillerine, dış görünüşlerine takılıp da onlarla iletişimimizi koparmayalım. Onları ‘liste dışı’ saymayalım. Eğer onlardan birinin içindeki cevheri, madeni bulabilirsek, o insanı İslâm’a kazandırabilirsek, Allah’ın yeryüzündeki muradının gerçekleşmesi sürecinde biz de görev almış oluruz.”

“Velîd bin Mugîre iman etmiş olsaydı, onun nüfuz alanındaki birçok insan da onunla beraber iman edecekti belki de. Nitekim Hz. Ömer (ra)’ın Müslüman oluşu, birçok insana Müslüman olmaları için kuvvet vermişti. Öyleyse biz de, toplum üzerindeki nüfuzu büyük olan, tesir alanı geniş olan insanlarla ağız dalaşı yapmayı bırakmalı ve onları ‘davet edilecekler’ listesinin en başına yazmalıyız.”

“Dilimizden öfke, dışlama, kınama ve aşağılama içeren her türlü ifadeyi çıkaralım. İçeri çeken, davet eden, iyi hissettiren cümlelerimiz olsun. Cümlemizin böyle cümleleri olsun, belki birkaç gönüle temas edebiliriz.”


26 - Ben onu sekara (cehenneme) sokacağım.

27 - Sen biliyor musun sekar nedir?

28 - Hem (bütün bedeni helâk eder, hiçbir şey) bırakmaz, hem (eski hâle getirip tekrar azap etmekten) vazgeçmez o.

29 - İnsanın derisini kavurur.

“Müşrikler, Peygamberimiz (sav)’le ve mü’minlerle alay ediyorlardı. Allah (cc) da, burada onlarla alay ediyor âdeta: Ben onları sekar’a yaslayacağım! Onları kendilerine layık ateşten koltuklarda (!) ağırlayacağım.”


30 - Üzerinde ondokuz (muhafız melek) vardır.

31 - Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını arttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: «Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?» desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.

“Eğer iman, gırtlakta kalmış ve kalbe inmemişse, kalbe iyice yerleşmemişse, o kalp hastadır.”

“Bugün maalesef, İslâm’ı tartışmaya açan, vahyi tartışmaya açan insanlar, kalplerindeki hastalık yüzünden bunu yapıyorlar. Bu insanların tedaviye ihtiyaçları var. Bizim onlara bir hekim edasıyla yaklaşmamız gerekiyor.”

“Açıktan inkâr edenlerin (kâfirlerin) safı bellidir ama kalplerinde hastalık bulunanlar (münafıklar) böyle değildir. Onların yerini tespit etmek zordur. Nerede menfaat varsa oradadırlar. İmkân neredeyse, mekân orasıdır onlar için.”

“Kalplerinde hastalık bulunanlar, göze batmamak ve kamufle olabilmek için, herkesin hasta olmasını isterler. Virüslü kalpler çoğalsın, herkesin kalbinde bir miktar hastalık olsun ki kimse karşısındakinin hastalığını fark etmesin. Bunu sağlamanın en kolay yolu da, marazlı kalpleri TT yapmak, böyle kalpleri meşhur etmektir. Velhâsıl, bu insanlara karşı teyakkuz hâlinde olmalı, uyanık olmalıyız.”

 

Kur’an Atölyesi

Sohbet Notları (18 Aralık 2020)

Yorumlar

Henüz hiç yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?