“Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla...”“Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm Peygamberimiz Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ailesinin ve ashabının üzerine olsun.”“İstiâze sadece sözle yapılan bir eylem değildir. Aklımızla, kalbimizle, ruhumuzla, nefsimizle, bedenimizle, bir bütün olarak her şeyimizle Allâh'a yönelmek, O’na sığınmak, O’ndan yardım dilemek ve bunun gerektirdiklerinin tamamını yerine getirmektir.” “Fizikî âlemde A noktasından ayrılmadan B noktasına varmak mümkün değildir. Buna benzer şekilde bizim de Allah'ın rızasına varabilmemiz için o anda içinde bulunduğumuz süflî hâlden ayrılmamız gerekir. Başka bir deyişle, iyi'ye ulaşabilmenin ön şartı kötü'yü terk etmektir.” “İstiâze üç aşamada gerçekleşir: sığınma, sakınma ve saklanma. Bunlar birbirini tamamlar. Meselâ sığınma…
Aile, insanlığın gelişimini, sürekliliğini doğru ve verimli esaslar içerisinde devam etmesini sağlayan, insanların doğup büyümesinde, kimlik ve kişiliklerinin oluşmasında, gelecek için hazırlanmasında, değerlerine sahip olarak topluma faydalı birer insan olmalarında alternatifi olmayan eşsiz bir kurumdur.İnsanlar için aidiyet duygusu ve sosyal olmak zorunlu psikolojik ihtiyaçlardandır. Onun için Yüce Yaratıcımız aile kurmanın ve sıla-i rahim yapmanın önemine dikkat çekmiş, Efendimiz (S.A.V) hayatında bu iki alanda yapılacaklara çok büyük önem vermiş, teşvik etmiş ve ümmetine en güzel örnek olmuştur. İnsanlar hayatlarında var olan anne-baba, kardeş, arkadaş ve akrabalarına ek olarak aile hayatı kurduğunda edineceği eş, yeni akrabalıklar, arkadaşlıklar, çevre vesilesiyle en güzel şekilde aidiyet…
Sanayi devrimiyle birlikte hızlı bir değişim sürecine giren dünya, ardından gelen teknoloji ve bilgi devrimleriyle insanlığın hayal ettiği birçok şeyleri gerçekleştirmiştir. Ancak bu süreçte elde edilen kazanımlar kadar kaybedilen değerler de dikkat çekicidir.Yüce Allah (c.c.) varlıklar arasında insanı merkeze koymuş ve diğer bütün mahlukatın insanın emrine amade kılındığını belirtmiştir (Hac, 22/65). Bu sebeple biz de modern çağın problemlerini irdelerken insanı merkeze alacak ve bu çerçevede ortaya çıkan problemleri ve çözüm yollarını ele almaya çalışacağız. Aslında bu problemlerin temelinde yine insanın bizzat kendisinin bulunması büyük bir çelişkiyi barındırmaktadır. Şu ayet bize bu durumu açıklamaktadır; “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada…
Her insanın günlük hayatında zorunlu olarak yapılacak işler ve harcanacak zaman vardır. Her insanın aynı zamanda zorunlu işlerden kalan zamanı mutlaka vardır. özellikle elektronik cihazların artması sonucu birçok işi evde veya işte makinaların yapmasıyla her insanın hayatında az yada çok fazla zaman kullanma imkanları ortaya çıkmıştır. İşte bu çok değerli ve önemli olan zamanı her insanın iyi, verimli yönetmesi, güzel şeylerle değerlendirmesi kişinin yaşamındaki yaşam kalitesini ve aynı zamanda geleceğini belirler. İnsanlar ellerindeki zamanı yönetirken çoğunlukla arzu ve isteklerinin etkisinde kalarak günlük davranışlarını oluştururlar. İçsel bir duygu olarak kişiyi motive eden, harekete yönlendiren, ilerlemesini sağlayan hislere arzu, içsel arzuların yoğunlaşması…
Başkanlığımızca her sene Ekim ayının ilk haftasında kutlanan Camiler ve Din Görevlileri Haftası birçok açıdan önem taşıyor. Bu hafta vesilesi ile camilerimizi maddeten ve manen imar etmeye odaklanıyor, Allah Teâlâ’nın övdüğü kullarından olabilme noktasında cami ve din görevlilerimizin önemini hatırlama fırsatı buluyoruz. Bu hafta bize hizmetlerimizi daha kaliteli ve etkin hale getirmek için bir şuur tazelenmesi sağladığı kadar cehd-ü gayretimizi artırma fırsatı da sunuyor. Bu vesile ile dünyaya gönderiliş gayemizin bir parçası olarak uhdemize bırakılan yeryüzünü imar görevini, farklı perspektiflerden değerlendirme imkânı bulmuş oluyoruz. Bu haftada cami ve mescidlerin imarını değerlendirirken yeryüzünün imarı ile caminin imarı arasında bağlantı kurarak işe başlamak…