Hidayet, İstikamet ve Nihayet Mes’elemiz
Hidayet, istikamet ve nihayet meselelerinin üçü de birbirinin ardına öylesine sıralanmamıştır. Hepsinin bir sırası, önceliği ve nev’ine münhasırlığı söz konusudur. Euzü besmele ile tercih yapan kulun makama kabul edilişi hidayet, Fatiha kendisine çizilen istikamet ve “hüsnel hatime” de erişmesi arzu edilen nihayettir.
Hidayetle müjdelenen kulun önüne Fatiha suresi açılır. Kula istikameti çizilirken makamda nasıl duracağı ve neyi nasıl isteyeceğinin usulü öğretilerek insana yakışan latif kıvam da verilmeye başlar. Kulunu muhatap alması sebebiyle alemlerin Rabbine hamd ile başlar diyalog. Övgü ve hamdın sebebi Allah’ın bizleri yeryüzündeki iradesini idareye getirmeye layık görmesidir.
Alemlerin Rabbi ifadesi lat, menat, uzza gibi belirli konuların tanrısı değil alemlerin rabbi oluşunu hatırlatırken, hamdın ona oluşuyla şirke karşı bir kalkan görevi görüyor.
Karşılıklı güven inşa edildikten sonra Rabb ve kulun rolleri öğretilir. “Ancak Sana kulluk eder yalnız Senden yardım isteriz.” Taat ve talep kuldan, kabul ve ikram Rabbden. Hemen ardından makamda oluşun sebebi gündeme getirilir: “Beni doğru yola ilet.” Netleşmiş ve mertleşmiş bir söz ile Allah’tan huzurdan ayrıldıktan sonra da her daim istikamette kalabilme dilekçesidir.
Ayarların sabit tutulması, çağın her türlü hastalıklarından korunmak ve kendi gerçekliğimizi unutmamak için bir duadır. Zira asıl göz kaymasının namazdaki değil zamandaki göz kayması olduğu anlaşılır, namazda sağa sola bakmaktan daha önemlisi zamanda sağa sola bakmamaktır.
Talep edilen yolun daha önce kendisine nimet verilenlerin yolu olduğu, gazaba uğrayıp dalalete sapmışların yolu olmadığı eklenerek naz makamına geçilerek dilekçe noktalanır. Böylece istenilen istikametin varmasını arzu ettiğimiz nihayeti de iletmiş ve tam adres vermiş oluruz. Dilekçeyi alan danışman hiç geciktirmeden talebe cevap verir: Elif-lâm-mîm işte kitap. Devamında kitabın şüphe barındırmadığı zikredilir. Dönüşmeyen, karışmayan ve çelişmeyen bir ayar merkezi olduğu vurgulanır.
Talep karşılığında rehber olan Kur’an kula sunulur ve az önce verdiği söz üzere güven, gayret ve sabır imtihanı başlar. Allah’ın kendisine uzattığı kitabı alıp yola revan olmak kulun iradesine teslim edilmiştir. İyileşmek isteyen bu zarif ikram ile ilişki kurar. İkram zariftir, latiftir çünkü “hüdellil müttakin” denmiştir. “Haydi, gel. İstikamet üzere gidelim.” Yolu gösteren rehber her daim yoldaş olacaktır.
Yorumlar
Henüz hiç yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?