İlahınızı Nasıl Alırdınız?

Başlığımızın zihinlerimizde soru işareti oluşturmasının yanı sıra, günümüzde herhangi bir alışverişte bir kahve sipariş verirken zevkimize uymasını bizim hoşumuza giden şeyler olmasını göz önünde bulundurur ve o şekilde sipariş veririz. Her ne kadar bu alışveriş maddeyle ilişkimizde etkin gibi görünse de zaman zaman kul-rab ilişkisine sirayet etmiş ve isteğe göre ilah tayin etmeye kadar gitmiştir.

İnsanın doğal olan inanma, kabul görme ihtiyaçları vardır. Bunları karşılamak üzere yerden mahrec olan, yerelliği olan, insanların ihtiyaçlarına göre ihdas edilmiş ilahlar hazırlanmış, ambalajlanmış ve rafa konmuştur. Cahiliye devrinde bırakılan bu putlar şekil değiştirerek her çağda hegemonyalarını kurmuşlardır. O devirde cisim durumundayken şimdi ise zihinlere sirayet etmiş durumdadır.

Cismani bir put yontulur şekil verilir, hatta pek tabii kırılabilir ama zihindeki latizm ve putçuluk zihin alanında bir konforizme dönüştüyse ihya edilme bakımından çok zordur.

Hubel’in kızları olan Lat, Menat ve Uzza’nın her biri bir duyguya hizmet etmekte, temsil etmekte ve onunla peşindekileri gütmektedir.

Uzza , azizliği ve izzet simgeleyen; Menat men etme, günah isyan duygu ve durumlarına hitab eden; Lat ise esiri olduğu haz ve mutluluk duygularına hitap eden puttur.

Cahiliye döneminde Allah’ın ulaşılmaz bir kült olduğu aşılanmış. Nitekim put sektörü onlara inananların yanı sıra ih3yaçları belirleyen ve bunu bir pazar haline ge3ren bir üst katman da çıkarmıştır. Bunun için kulun Rabbiyle kurması gereken sevgi (hubb) ilişkisini Hubel ve kızlarıyla kurmaları gerektiğini öne sürmüşlerdir.

Pazarın devamı için mensubiyeti mahkumiyete çevirmeyi iyi bilen üst katman; putları, insanları kendi ittikleri bataklıklardan kurtaracak bir ip gibi göstermeyi başarmışlardır.

Bu hususta Allah-u Teala Kur’an-ı Kerimde Ali İmran Suresi 103. Ayeti kerimede, tutunulacak tek ipin (kurtuluşun) kendi yolu olduğunu vurgulamıştır.

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَلَا تَفَرَّقُواۖ وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَٓاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهٖٓ اِخْوَانًاۚ وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَاۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ 

Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız. 

Yorumlar

Henüz hiç yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?