Öyle Âsâlar Var Ki Asırlara Bedel!

Kur'an’da ismi sık geçen, hikayeleri tekrar tekrar anlatılan peygamberler vardır, bu "Ulu'l Azm" peygamberlerden birisi de Musa (a.s)'ın kıssasıdır. 

Bu dersimizde bu uzun kıssadan Musa'nın Asa'sını inceleyeceğiz. 

Allah bir meseleyi anlatmak için bir sineğin kanadını örnek vermekten çekinmez yeter ki insanlar anlasın. Arapça sarf/nahiv bilgisi ile Allah'ın Kuranda ne dediği anlaşılabilir, ancak ne demek istediğini anlamak için bu yeterli değildir. 

Siyak/sibak ilişkisi gibi Kuran'ın felsefesine hâkim olursak, ayetleri bağlamları ile değerlendirirsek doğru anlayabiliriz. Yoksa ayetleri yanlış yorumlayıp, tekfir meselesi edip müslümanı müslümana kırdırmak da maalesef mümkündür. 

 

Allah'ın muradını anlatmak için sahneye sürdüğü çok değerli dekorlar/aktörlerdir peygamberler, Musa (as) da böyledir. Allah başka dekorlar da kullanır, Firavun da deniz de Asa da birer dekordur.  

Var olan her devlet, millet, topluluk kendini birtakım sembollerle, dekorlarla sembolize etmiştir. Kurt, ağaç, çift kartal gibi semboller değişmiştir, ancak temsil ihtiyacı değişmemiştir. Bu şekilde aslında hakimiyet ve güç vurgusunda bulunulmak istenmiştir, ejderha, yılan, kurt, kartal böyle sembollerdir. Toplumların bayraklarında en çok vurguladıkları şey "güç" olmuştur.  Asa-i Musa da aynı şekilde bir güç, hakimiyet göstergesidir. Tarihte Firavunların da ellerinde ejder başlı, yılan başlı asalar kullandıklarını biliyoruz. Firavunların asası o sistemi, düzeni, kuralları temsil eder. 

Musa (as) Firavun'un sarayında o sosyolojiyi, o yapıyı öğrenerek yetişmiştir. Ama Musa (as) elinde henüz asa yokken, sarayın asasına, sistemine, düzenine karşı durabilmeyi öğrenebiliyor. 

Sistemin asaların tesiri altında kalmadan cümleler kurabilmek için Musa (a.s)'ın şu duası önemlidir:

 قَالَ رَبِّ اشْرَحْ ل۪ي صَدْر۪يۙ ﴿٢٥﴾

وَيَسِّرْ ل۪ٓي اَمْر۪يۙ ﴿٢٦﴾

وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَان۪يۙ ﴿٢٧﴾

يَفْقَهُوا قَوْل۪يۖ ﴿٢٨﴾

25: Mûsâ şöyle yalvardı: “Rabbim! Göğsüme genişlik ver.”

26: “İşimi kolaylaştır.”

27: “Dilimin düğümünü çöz.”

28: “Ta ki, sözümü iyi anlasınlar.”

(Taha 25-28)

Allah Musa (a.s)’ın annesini saraya kadrolu sütanne olarak aldırarak Musa'nın hem helal süt, hem temiz söz ile yetişmesini sağlıyor. Bu maya ile Musa (a.s) Firavun'un sarayının asalarına dayanmıyor, hiçbir gayrimeşru asaya dayanmıyor. Helal süt emmek yetmiyor, helal söz emmek de gerekiyor.  

Bizim kendi hayatımıza bu kıssadan katabileceğimiz, hayatımızdaki asalarımızın ne olduğunu anlamak, doğru asalara dayanmak olabilir. 

Rahatımız, tüketim çılgınlığımız, israf dolu harcamalarımız asalarımız olabilir mi?


Bu gayrimeşru asalara dayanırsak düşmemiz kaçınılmaz olur. 

Peki biz kimin asasıyız, ailemizin, arkadaşlarımızın, iş arkadaşlarımızın, ümmetimizin asası, dayanağı olabiliyor muyuz? 

Her peygamber bir Musa'dır ve her Musa'nın bir firavunu vardır. Biz de çağımızda Musa (a.s)'yı örnek alacaksak çağımızın firavunu, firavunları nedir bunları bilmeliyiz. Bunun için önce sorunlarımızın sorun olduklarının farkına varmalıyız. 

Bu gibi kıssalar peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)'in en çok sıkıntıda olduğu zamanlarda inerek ona da teselli olmuştur. İbrahim'in de Musa'nın da sıkıntılarının gelip geçtiği gösterilmiştir. 

Musa (a.s) bize şunu öğretiyor; bize sistem tarafından sunulan konforlardan asa edinemeyiz, sistemin verdiği çıktılar ile yol alınan bütün çıktılar sisteme çıkar. Asıl gereken küresel sistemin sanal asalarını kullanarak kendi çalışma masamızı, hiramızı; hiramızı kullanarak da kendi asamızı edinmeliyiz. Yani sistemin yalancı/sanal asalarını/yılanlarını Asa-i Musa'nın ejderhası/gücü ile alt etmek gerekir.  

Senin elindeki asaya göz koyan Allah ise o asadan vazgeçilir. O vazgeçilen asa yücelerek diğer asaların üzerine çıkacak demektir. Ama Musa olmak için firavunların farkına varmak gerekir.

Dünyanın firavunsuz, sorunsuz olduğunu düşünürsek Musa olamayız. 

*Kitap tavsiyesi: Küresel Vaftiz




Yorumlar

Henüz hiç yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?