Tezkiye ve Terbiye Sürecinde Sözün İffet ve İzzeti

Söz Kur’an-ı Kerimde birçok şekilde geçmektedir: 

         قَوْلاً سَدٖيداًۙ doğru söz

        قَوْلًا كَر۪يمًا  saygılı ve iltifatkâr söz

        قَوْلًا مَيْسُورًا gönül alıcı, teselli edici, işi kolaylaştırıcı söz

        قَوْلًا لَيِّنًا  Zalimlerin kalbini yumuşatmak için söylenen etkili, diplomatik söz gibi…

Söz varlığı itibariyle ağırdır, asla hafife alınmaz. Bir alemin gönül diyarından diğer alemin gönül coğrafyasına kurulan bir köprü, bir bağdır. O nedenle sözü ciddiye almak onu israf etmemek ve bağı en güzel şekilde kurmak, sözün iffet ve izzetini korumada büyük önem taşır.

Aksi halde ağırlığını kaybeden, sıradanlaşan ve bayağılaşan söz iffetini ve izzetini kaybetmenin yanı sıra terbiye ve tezkiye etme gücünü de yitirir.

  وَقُلْ لِعِبَادٖي يَقُولُوا الَّتٖي هِيَ اَحْسَنُؕ اِنَّ الشَّيْطَانَ يَنْزَغُ بَيْنَهُمْؕ اِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلْاِنْسَانِ عَدُواًّ مُبٖيناً

Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler; yoksa şeytan aralarına girer. Kuşkusuz şeytan insanların apaçık düşmanıdır.”(İsra-53)

Tezkiye bir tarlanın yeniden ekilebilmesi için eskiden kalan çer çöpün temizlenmesi gibidir dinin öğretilmesinde de benzer bir metot uygulanır. Dini getirmek için dünü ıslah etmemiz gerekir.

Söz ve su birbirlerine çok benzerdir. Alıngan ve zariftirler. Su, temiz ve temizleyici olan mutlak su; temiz olup da temizleme vasfı olmayan mukayyed su diye ayrılabilir. Sözün de varlık itibariyle temizleme ve temiz olma gibi özellikleri vardır.

Gönülden mahrec bir söz karşımızdaki kişiye bir anlamda gönlümüzün kokusunu, heyecanını ve halini iletir. Söz karşımızdaki kişinin gönlünde bir yer edinmiş ve gönül yorgunluğu ya da kırıklığına sebep olmamışsa terbiye ve tezkiye alanı oluşturmaya başlamış denebilir.

Sözün gönüllerde bir yer edinip terbiye ve tezkiye gücünün olması Kur’an-ı Kerim’in sözel indirilmiş olmasıyla da ilişkilendirilebilir.

Kur’an-ı Kerim kalbe indirilmiştir. O nedenle yumuşaktır. Muhatap alan kişide sekinet, ciddiyet, emniyet duygularını yeşertir. Kişide bir terbiye ve tezkiye süreci başlatır.

Eğer bir söz kalbe inmemişse, yağmaması gereken yere inen su gibidir. Taşkına ve erozyona sebep olur.

Söz nefislerin hırsını ve kibrini tatmin etmek için etrafa saçılan zehirli birer tohum da olabilir. Ahiretin tarlası olan dünya hayatında zararlı ekin ekme yarışına da döndürülebilir. Halbuki bu hususta Allah-u Teala müslümanların yarışının hayırda olması, hayır üzere olması gerektiğini emretmiştir.

 اُو۬لٰٓئِكَ يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَهُمْ لَهَا سَابِقُونَ”

“İşte onlar, iyiliklere koşuşurlar ve iyilik için yarışırlar.” (Mü’minun 61)

 Mü’minun suresinde geçen ayeti kerimede yarışın hep hayır perspektifinde olması gerektiği emredilmiştir. Bu durum yapılan iyiliği artırma ya da “şer cihetiyle devam eden bir yarışı hayır cihetine çevirmekle” olabilir.

Darb-ı mesel olması için bize edilen kötü bir söz karşılığında ondan daha kötü bir sözle karşılık verip yıkıma sebep olmaktansa sinemizde kötü sözü yumuşatabilir ve gönül hanemizde o söze yer hakkı tanımayabiliriz.

Davranışlarımızda bu hususa dikkat ederken aynı zamanda davranışın köklerini Peygamberimizin Ümmi tavırlarına dayandırabiliriz.

Ümmi kelimesini “okuma yazma bilmiyor” anlamında biliyorsak mahiyetini idrak edememiş oluruz. “Ümmi” o çağın piyasasında değer gören bilgi ve birikiminden sıyrılmış saf ve asıl sosyolojiyi okuyabilen, dönemin tüm meselelerine vukufiyet gerektiren bir duruştur. Zıddı cehli tavırdır. Aniden fevri ve okuma yapılmaksızın konulan devşirme tavır.

Ümmi ve cehli tavrın öreklerini siyer kaynaklarında çokça görebileceğimiz gibi Efendimizin Yahudi komşularıyla ilişkilerinde de ümmi tavrın islama davette ne kadar önemli olduğunu görebiliriz.

Bakara Suresi 151. Ayeti kerimede de Efendimizin talim ve tezkiye etme özelliğinden bahsedilmiştir. Buradaki anlam talimat vermeden talim edebilme anlamındadır. Kişide tezahürü olmayan, temiz olmasının yanı sıra temizleyici özelliği olmayan tavır ve duruş talim edemez, talimat verir.

        كَمَٓا اَرْسَلْنَا ف۪يكُمْ رَسُولًا مِنْكُمْ يَتْلُوا عَلَيْكُمْ اٰيَاتِنَا وَيُزَكّ۪يكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَۜ

      “Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap                        ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.”

لَقَدْ مَنَّ اللّٰهُ عَلَى الْمُؤْمِنٖينَ اِذْ بَعَثَ فٖيهِمْ رَسُولًا مِنْ اَنْفُسِهِمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ اٰيَاتِهٖ وَيُزَكّٖيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ  وَالْحِكْمَةَۚ وَاِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلُ لَفٖى ضَلَالٍ مُبٖينٍ

     “Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitap  ve  hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Hâlbuki daha önce onlar, apaçık bir sapkınlık içinde bulunuyorlardı.”(Ali İmran 164)

Allah Peygamberimizi yaşantısıyla, kitap ve hikmeti (dini bir kurallar ve ritüeller manzumesi olmaktan ziyade yaşanabilir ve sevilebilir bir hale getirmek) bizlere talim etmesi için göndermiştir.

    اَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلاً كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَٓاءِۙ 

“Allah’ın nasıl bir misal getirdiğini görmedin mi? Güzel sözü, kökü sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzetti.” (İbrahim 24)

Güzel bir söz güzel bir ağaca benzer ki yerin derinliklerine kadar kök salmış, dalları ise göklere kadar uzanmıştır. İman köklerdedir dallar ise söylemler ve eylemlerdir. İmanın ameli olarak yapıp ettiklerimiz sadece bize değil dallanıp yeşeren ağacımızın gölgesindekilere de nefes olabilmelidir.

Salih insan aynı zamanda sahil karakterli de olacak, salahiyet suhuliyetle paralellik gösterecek. Rahimin kulları olarak duvarımız yumuşak ve tutunulabilir olmalı, kayalık olmamalıyız.

Bu hususta Ashab-ı Kehf'in “Yedi Uyaranlar” olarak oradaki topluma nasıl bir ilaç, nasıl bir tavır duruş ve tebessüm bıraktıkları ve geri döndüklerinde bıraktıklarının izlerini o toplumun imanla şereflenmesiyle görmüşlerdir.


Yorumlar

Henüz hiç yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misin?